Son birkaç haftadır Türkiye’nin dört bir yanında ardı ardına depremler oluyor. Öyle bir dönem ki, nereye dönsen bir sallantı haberi… Sabah doğudan geliyor, öğleden sonra Ege kıpırdıyor, akşam Marmara hafiften hatırlatıyor kendini. Bir de üstüne KKTC’de deprem yaşanınca “Bu iş nereye gidiyor?” sorusu ister istemez insanların diline düşüyor. Ada küçük diye kimse hafife almasın; orada hissedilen tedirginlik buraya kadar geliyor çünkü biz de benzer süreçleri defalarca yaşadık.Ya uzmanlara ne demeli? Hepsinin söylediği başka. Birisi çıkıp “Normal, bunlar olması gereken hareketler” diyor, öteki “Fay hatlarında garip bir hareketlilik var” diye daha ürkütücü konuşuyor. Sokaktaki vatandaş ise kime inanacağını şaşırmış durumda. Yani bilgi çok ama netlik yok; sonuç olarak insanlar ne yapacağını bilemeden bekliyor.
Deprem deyince aslında akla sadece yerin altındaki kırıklar gelmiyor, bizim yıllardır kırık dökük bıraktığımız meseleler de kendini hatırlatıyor. Kentsel dönüşüm lafı yine havalarda uçuşuyor ama somut bir şey yok. Müteahhit başka söylüyor, belediye başka, hükümet başka… Bir türlü bir araya gelinip de “Şu işi adam gibi yapalım” denmiyor. Her büyük depremden sonra başlayan o meşhur “farkındalık” birkaç ay geçmeden unutuluyor. Şimdi de aynı döngü yavaş yavaş kendini gösteriyor.
KKTC’deki sarsıntı da aslında bu tabloyu tamamlayan bir ayrıntı gibi. Oradaki binaların durumu, denetim meselesi, halkın tedirginliği… Hepsi bizim buradaki manzaranın başka bir versiyonu. Depremin coğrafyaya göre davranışı değişiyor olabilir ama insanların unuttuğu gerçek hiç değişmiyor: Hazırlık yapmadıkça sonuç da değişmiyor.
Bir de işin psikolojik tarafı var. İnsanlar artık sürekli tetikte yaşamak zorunda kalmaktan bıkmış durumda. Sabah işe giderken deprem çantasını kontrol edenler var, gece yatarken kapıya yakın uyuyanlar var. Hak veriyorum çünkü belirsizlik en yorucu olanı. Bilim insanları “kesin konuşamayız” diyor, siyasiler “her şey kontrol altında” demeyi seviyor, ama vatandaşın içi pek rahat değil.
Uzun lafın kısası, yine sallanıyoruz ve görünen o ki yine ders almıyoruz. Deprem olacak mı? Evet, olacak. Tartışmanın kendisi bile anlamsız.
Asıl mesele, o gün geldiğinde kaç kişinin ‘keşke’ demek zorunda kalacağı. Biz hâlâ bu soru etrafında dönüp duruyoruz.

0 Yorumlar